15 Temmuz 2008 Salı

RAY JOHNSON

Johnson önemli bir post-sürrealizm ve pre-pop kolaj sanatçısıdır. Johnson aynı zamanda New York Correspondance (posta) okulunun kurucusu ve correspondance sanatının orijinal başlatıcısıdır. Bu sanat, bir şekilde geleneksel posta servisi ıle yaygınlaşan uluslararası disiplinler formudur.(mail art olarak da bilinir)

O kendi kolajlarını kompleks aktivite spektrumlarının bir parçası olarak gördü ki bu aktiviteler çizimleri, mektupları, telefon görüşmelerini, performans sanatını, şiiri ve gerçek yaşamı içermekteydi.Bütün bunlar zen ve/veya Tao’nun bir dokunuşu ile noktalanmaktadır.
Fluxus, Happenings, Neo-Dada, Judson Dance Church ve 1960, 70, 80’ lerdeki diğer intermedia aktivitelerine katılan bir çok sanatçının çağdaşı olduğundan, uluslararası avangardizmin değişimine faydalı olmuştur. Bunu yaparak ellinin üzerinde ülkedeki genç sanatçılar arasında istemeden bir kült kişilik haline gelmiştir.

Raymond Edward Johnson 1927’de Detroit, Michigan’da doğdu. Onun mektubu ilk olarak bir sanat mediası olarak kullanımı 1943 te arkadaşı Arthur Secunda ile oldu. 1946-48’ de Robert Rauschenberg, Cy Twombly ve kuzey Carolina daki the Experimental Black Mountain koleji’ ndeki Joseph Albers, Robert Motherwell, John Cage, Merce Cunningham, Buckminister Fuller, Elaine, Willem DeKooning ve diğerlerinin yanında çalıştı.
40’ların sonunda Manhattan’a taşındı. Üyeleri arasında arkadaşı Ad Reinhart’ında bulunduğu American Abstract Artists’ lerini her yıl gösterdi.
55’ te Johnson Elvis Presley resimlerını kesip biçiyor ve üzerlerinde renk denemeleri yapıyordu. Bundan 7 yıl sonra arkadaşı Andy Warhol Elvis Presley’i ilk kez ölümsüzleştirdi.

Bu arada, Johnson kolajlarına “moticos” adını verdi ve onları kartpostal kutularında stokladı ve sonra bunları Grand Central istasyonunda veya caddelerde sergiledi. Sanat eleştirmeni Suzi Gablick “Yeni düzenlenmiş Pop Art” kitabını yazdı ve “Aşağı Manhattan’ın eski bir depo kapısının üzerindeki gelişigüzel düzenlemesi resmi olmayan ilk happening’dir.“diye belirtti.
Johnson’un Taoist alçakgönüllülük ve spontan doğaçlamasından oluşan ikonoklastik karışımı, genel pazarın anlayışı ile ters düştü. Ray 1991 de Mark Bloch’a “Bu parçalarda dikkatle bakılacak bir yan yoktur.Bunlar sadece objelerdır. Çünkü böyle istenmişlerdir. Bunlar hoş degil mi? iyi bir ışıkla müzeye konulduğunda hoş olacaktır. Fikirleri değil ama! ray, bunları vagonların üzerine uygulamak istiyor. Çöl çakallarından başka kimsenın bakmayacağı yerlere.(tren çöllerden geçeceği için)Ama pop art treni uzaktan göründügünde kendimden geçmiş olarak hepsini yaktım. Çünkü bunlar hiçbirşeydi.Bu devamlılık için yapılacak en mantıklı şeydi.”
Ray Johnson işlerini Correspondance okulu ile gerçekleştirmesinin yanı sıra zengin renk ve fiziksel eylemlerle dolu paletiyle gerçekleştirdiği kafa portreleri ile alıcıları, izleyenleri eğlendirmeye devam etti.

Onun eski işleri yeniden eyleme geçirmesi ve kolajlardan multi işler yapma hevesi mail art’ı yarattı ve global bir eylem haline gelen bu sanat sonra tekrar Ray’e dönecekti.
70 lerın basında Whitney müzesi Ray’e bir davet için teklifte bulundu. Bu davette onun kurduğu Correspondance okulunun katılımcıları, öğrencileri ve öğretim üyeleri, ilk kez gerçekleşecek olan bir mail art sergisine katılabılirlermiydi diye soruluyordu.

Ray, Mark Bloch’a : “doğruluğun ve dürüstlüğün sake’sı(Japonlar'a özgü pirinç rakısı) Marcia, New york corespondance okulunun desteği ile kredi kazanmaya calışıyor. Bu show’a 116 kişi davet ettim. Davetiyede sadece : “Whitney müzesine yollayın” yazdım hiç bir açıklama, işin ne olduğu, serginin ne olduğu yada hiçbir ayrıntı yazmıyordu davetlerde. Sadece yollayın “ demiştir. Sonuçta müzeye yollanan yüzlerce eser salt-katıksız mail art olmuştu.Hiçbir amaç yada çıkar gütmeden ancak bu yol seçilebilirdi. Standart bir mail art sergisi böyle olmalıydı.

30 yıldır, 50 ülke civarında mail art, hızla Johnson’un orijınalleriyle aynı doğrultuda yol almaya devam ediyor. Bununla beraber bire bir uyumluluk ta devam etmektedir ve “uyumlu bir akşam yemeği” gibi uyumlu diğer işler network yoluyla yayılmaya ve hedefınden sapmadan “ kendin yap-ses kayıtlarıyle desteklenerek punk rock’ın oluşumunda da rol oynamış, buna ilham vermiştır. Aslında mail art bir hareket olarak farzedilebilir.Bir başka hareket asla bu kadar yayılmamış ve uzun sürmemiştir.

Onyıllar boyunca Ray, locust vadisindeki efsanevi yuvasında, sabahtan akşama dek çalıştı ara sıra arka fonda tv vardı o çalışırken. O her zaman kurduğu Correspondance okulu için yeni oluşumlar yaratmaktaydı bu vadide. Hayatının son yıllarında Ray Johnson, ucuz ve basit fotoğraf makineleri kullandı.Bunları doğadaki oluşumları, kurulumları, silüetler basıt portreler ve 2 -3 boyutlu objeleri resmetmek için kullandı.

Mail art aktivitesinin yanı sıra Johnson olaylar yapmaya, yaratmaya ve kolajlar üretmeye devam etti. Onun ölümü kendi deyişiyle son olayı oldu.Ölümünden birkaç gün önce çevresindekilere en iyi işini hazırlamakta olduğunu söylemişti. Kendi ölümünü bile bir oyun gibi bir iş gibi gören bu adam ve bunu komik bır şekilde anons etmekten çekinmeyen Ray Johnson temmuz 13, 1995’te gerçekten son işini yaptı.

Sag Harbor nehrinden atlamıştı ve boğularak ölmüştü. Locust vadisindeki evinden 2 saat uzaktaydı burası.Son olarak iki genç kız tarafından görülmüştü. ( Long Island kenarındaki bir gezintiden dönen kızlardı bunlar, Baron’un Mağarası adlı bir handa eğlenmişlerdi.) Hava mevsim için oldukça yumuşaktı o gün.Ray Johnson suyun üzerinde yüzüyordu hareketsizce. 67’sinde ki bir adam olarak oldukça sağlam ve diri bir vücuda sahipti.

Cumartesi günü 12:35 civarında sudan çıkarıldı. (temmuz 14)Ayağında iyi bir levi’s, üzerinde yün bir süeter, çalışma botları ve bir rüzgarlık vardı. Giyiniş tarzı ve ölümü ve sudaki yüzüşü öyle afili idi ki basına iyi bir “ Paul öldü” yazısı için gerekecek her türlü görsel malzeme vardı o sudan çekilirken görüntülenen resimlerde.

Not: Bu yazı http://mailart.katorgin.ru/ sitesindeki Ray Johnson’u tanıtan biyografi yazısının çevirisidir.




























































































































































































































Hiç yorum yok: